• 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Dönek Galileo Galilei

Kardiyoloji '2003 Öğrenci Kongresi Açış Konuşması...

 

İlkokulda bir bilgi yarışmasında birinci olduğumda, öğretmenimin neden o kadar sevindiğine bir anlam verememiştim. “Benim şu anda neler hissettiğimi ancak öğretmen olursan anlayabilirsin” demişti.

Şimdi, öğrencilerimin her başarısında, içimi tarifsiz sevinçler kapladığında, kendi kendime “Haklıymışsın hocam” diyorum.

İşte bugün yine o günlerden biri, öğrencilerimiz tüm zorluklara rağmen günler boyunca çalışarak, yine bir kongreyle karşımıza geldiler. Bir yandan gurur duyuyorum onlarla, ama bir yandan da gençliğinde böyle şeylerle uğraşmasına izin verilmemiş bir jenerasyonun ferdi olarak kıskançlıkla karışık, gizli bir eziklik hissediyorum.

Kahramanları, korkakları, akıllıları ve aptallarıyla koca bir nesil heba oldu gitti. "Bir şeyler değişti mi bari?" diye sorarsanız gerçekten bilmiyorum.

Size bugün iki anıttan söz etmek istiyorum.
Birinci anıt Roma ‘da campe de Fiore’de.
Galileyi bilirsiniz....Hani,70 yaşında çıkarıldığı engizisyon mahkemesinde Papa VIII. Urban’ın karşısında diz çöken ve mahkemeyi izleyen onlarca öğrencisinden gözlerini kaçırarak, inandığı ve o güne kadar öğrencilerine öğrettiği her şeyi inkar ederek, titrek bir ses tonuyla “Ben Galilei Galileo, bu güne kadar söyleyip, yazdıklarımın hepsi deli saçmasıdır. Bundan sonra kutsal kitapta yazanların dışında fikirlerle uğraşmayacağıma yemin ederim” diyen adam.

Oysa bundan tam otuz sene önce aynı fikirleri savunan bir genç adam günlerce işkenceden edildikten sonra aynı mahkeme önüne çıkarılmış, düşüncelerini inkar etmesi istenmişti. “Ben masal kitabı yazmıyorum ki sonunu değiştireyim” demişti Giordano Bruno. “Beğenseniz de beğenmeseniz de gerçek budur”. Ve aynı gün Roma’da Campe de Fiore’de yani, “Çiçek Meydanı”nda bu anıtın olduğu yerde yakılarak öldürülmüştü. Her gidişimde Roma’ya Bruno’ya bir karanfil götürüyorum mutlaka. Ama Galile’yi çok iyi tanıyan İtalyan üniversite öğrencilerinin, Bruno’nun adını duymamış olduklarını gördükçe, hangisinin ki doğruydu acaba diye kendi kendime soruyorum. Karanfil götürdüğüm ikinci anıt Prag’da . Varşova paktının tankları Prag’a girdiğinde bir üniversite öğrencisi Prag’ın en büyük caddesinde üzerine benzin dökerek kendini yakmıştı.

Arkasında bıraktığı mektupta “ Kur’ada bir numarayı çektiğim için mutluyum. Çek gençliğinin bir numaralı meşalesi olmaktan onur duyuyorum. Bu eylemin ülkemin kurtuluşuna katkısı olacağını umuyorum” yazıyordu ve mektup “1 numaralı meşale” diye imzalanmıştı. Ağır yanıklarla 3 gün sonra öldüğünde Jan Palach 21 yaşındaydı. Cenazesinin kaldırıldığı gün 25 Ocak 1969 de aynı yerde 18 yaşındaki Jan Zayik kendini ateşe verdi. O da bıraktığı mektuba “Yaşamak ancak özgürken anlamlıdır. 2 numaralı meşale” yazmıştı.

Bu iki gencin adına yaptırılan yarım metrelik bu anıtı bulabilmek için bir bütün günümü harcadım Prag’da. Benimle gelmeye zorladığım 15 yaşındaki kızımla..Yerini bilen bir tek gence rastlamadık. Bulduğumuzda gece olmuştu. Kızımın elindeki, saatler önce aldığımız karanfil neredeyse solmuştu. Bıraktık soğuk mermerin üzerine. “Baba karnım acıktı” dedi. Hemen yolun karşısındaki MacDonald’s neşe içinde karınlarını doyuran Çek gençlerle doluydu. Girdik. Menüler Türkiye’dekiyle aynı. Birer Big Chicken Menü aldık.. gençler afiyetle yiyordu.. lokmalar boğazımıza düğümlendi.. Jan Palach ağır yanıklar içinde, karşı kaldırımdan bize bakıyordu..